AKTAŞ VE GÜNGÖR KURSİYERLERE BİLGİLER VERDİ
AK Parti Genel Merkez Ar-Ge Başkanlığı tarafından tüm yurt genelinde düzenlenen Siyaset akademisi Afyonkarahisar İl Başkanlığının ev sahipliğinde devam ediyor. Araştırmacı İhsan Aktaş ile akademisyen Doç. Dr. Özcan Güngör kursiyerlere bilgiler verdi.
Geçtiğimiz hafta sonu Cumartesi ve Pazar günleri gerçekleşen siyaset akademisi eğitim programı devam ediyor. Cumartesi günü akademisyen Prof. Dr. Mehmet Karakaş ile danışman ve eğitimci Dr. Mahmut Naci Çuhacı kursiyerlere eğitim verdi. Pazar günü ise araştırmacı İhsan Aktaş ‘AK Parti Siyasi Misyonu ve Tarihi’ akademisyen Doç. Dr. Özcan Güngör ‘Dini Gruplar Sosyolojisi’ konusunda eğitimler vererek kursiyerleri bilgilendirdiler. Siyaset akademisinde ilk olarak araştırmacı İhsan Aktaş bir konuşma yaptı. Aktaş, “Türkiye’de siyasi ve fikri hareketleri 200 yıldır belirleyen, yönlendiren temel olgu Batı karşısında takınılan tutumdur. Bu iki ana akım; Batıcılık ve Muhafazakârlıktır. Başlangıçta Osmanlı aydını ve devlet yönetiminin bir Batılılaşma kaygısı yoktu. Batılılaşma hareketleri ilkin Batı karşısında üstünlüğün ilk kaybedildiği alandan, Askeriyeden başlamıştır” dedi.
İDEOLOJİK OLARAK BİR EKSEN KAZANDI
“Batı’yla temasın zamanla ve kaçınılmaz olarak sosyal ve siyasi alanlara da sirayet etmesiyle, İhya-yı Nizam, İlga-yı Nizam’a dönüşmüştür” diyen Aktaş konuşmasını şöyle sürdürdü; “Özellikle eğitim refomlarının ardından (gariptir Abdülhamit bunun en güçlü temsilcisidir.) Zamanla tavizsiz, devrimci, agresif bir Batılılaşma taraftarı zümre oluştu. İslamcı münevverlerin açtığı yolda İslamiyet, din olmanın ötesinde ideolojik olarak bir eksen kazanmıştır. Batı ile hesaplaşma içerisindeki bu münevverlerin ‘İslamcı’ olarak vasıflandırılabilecek düşünceleri, muarız ya da muvafık olsun, sonraki fikri tartışmaların da zeminini oluşturmuştur. Bir tarafta Müslüman kalmakta direnen ve İslam’ı hareket noktası alan hareketler, bir tarafta dini ve İslam’ı terakkiye mani, kurtulması gereken bir kurum addeden ve Batı’da ortaya çıkan düşüncelerin taşıyıcısı akımlar. Balkanların kaybı Hıristiyan unsurların imparatorluktan büyük oranda kopmasıyla Namık Kemal gibi Yeni Osmanlılar, Sultan Abdülhamid ile birlikte İmparatorluğun Müslüman nüfusu arasında birliği esas alan Osmanlıcı İslamcılığa, ‘ittihad-ı anasır’dan ‘ittihad-ı İslam’a kaydılar.”
DİNİ GRUPLARIN DİĞERLERİNDEN AYRI BİR ÖZELLİĞİ VARDIR
Siyaset akademisinde’ Dini Gruplar Sosyolojisi’ konusunda kursiyerlere bilgiler veren Akademisyen Doç. Dr. Özcan Güngör, dini grupların din sosyolojisinin en popüler konusu olduğunu söyledi. Güngör, “Dini gruplar din sosyolojisinin günümüzdeki en popüler konusudur. Tabiat olarak insan toplumsal bir varlıktır. Kabiliyetlerini geliştirmek için toplumda mevcut olur. Kendisine verilen potansiyeli geliştirebilmek için topluma ihtiyaç duyar. İnsan-Toplum-Toplumsal ilişkiler bu üç şeyin birbiriyle yakın ilişkili şeyler. İnsan daha aileden başlayarak varlığını sürdürmek zorunda. Aileyi bir kurum olarak kabul ediyoruz. Grubun en alt birimi olarak kabul ediyoruz. Aileden başlamak üzere dalga dalga etrafında gruplar olur. İnsanların farklı statüleri aynı anda bünyesinde barındırması, gruplarla alakalıdır. Grupların bizim hayatımızda vazgeçilmez ve oldukça fazla olduğunu biliyoruz. Ancak sosyoloji bize şunu da gösteriyor. Dini gruplara geçmeden önce siyasi gruplar, feminist gruplar, ticari ve dini gruplar. Bunlar üç aşağı, beş yukarı örgütlenme şemasına sahiptirler. Tabi ki dini grupları, diğer gruplardan ayıran özellikler vardır.”
ONLARA GÖRE BİR DİN YOKTUR
Mezhep diyebilecek şeye Hristiyanların yeni bir din olarak gördüğünü vurgulayan Akademisyen Doç. Dr. Özcan Güngör,“İslâm dünyasında ikisi dışında ortaya ‘Biz diniz’ diye çıkan yoktur. Yahudiler tarikat vardır ama mezhep sayısı azdır. Yahudi foru ile ortaya çıkan yoktur. Hristiyanlıkta çok sıkıntı değildir. Her bir kaç yılda bir, yeni bir dini hareket ortaya çıkmaktadır. Kendilerini yeni bir din olarak ortaya atan vardır. Yahova şahitleri biz yeni bir din olduk derler. Bize göre mezhep diyebileceğimiz şeyi, Hristiyan yeni bir din olarak görüyor. Onlara göre yeni bir din yoktur. Katolikler dışındakilerde din, protestanlık din Yeni bir dinin oluşumunda artık yeni bir gelenek, dinden bir takım uygulama alıyor ama kendisinin 4 ana durumda farklılık yapıyor” şeklinde konuştu. Yapılan konuşmaların ardından eğitimleri soru-cevap şeklinde devam edildi. AK Parti Genel Merkez Ar-Ge Başkan Yardımcısı Mahmut Sami Mallı, İl Başkanı İbrahim Yurdunuseven, İl Yönetim Kurulu üyeleri ile kursiyerler katıldı.
Geçtiğimiz hafta sonu Cumartesi ve Pazar günleri gerçekleşen siyaset akademisi eğitim programı devam ediyor. Cumartesi günü akademisyen Prof. Dr. Mehmet Karakaş ile danışman ve eğitimci Dr. Mahmut Naci Çuhacı kursiyerlere eğitim verdi. Pazar günü ise araştırmacı İhsan Aktaş ‘AK Parti Siyasi Misyonu ve Tarihi’ akademisyen Doç. Dr. Özcan Güngör ‘Dini Gruplar Sosyolojisi’ konusunda eğitimler vererek kursiyerleri bilgilendirdiler. Siyaset akademisinde ilk olarak araştırmacı İhsan Aktaş bir konuşma yaptı. Aktaş, “Türkiye’de siyasi ve fikri hareketleri 200 yıldır belirleyen, yönlendiren temel olgu Batı karşısında takınılan tutumdur. Bu iki ana akım; Batıcılık ve Muhafazakârlıktır. Başlangıçta Osmanlı aydını ve devlet yönetiminin bir Batılılaşma kaygısı yoktu. Batılılaşma hareketleri ilkin Batı karşısında üstünlüğün ilk kaybedildiği alandan, Askeriyeden başlamıştır” dedi.
İDEOLOJİK OLARAK BİR EKSEN KAZANDI
“Batı’yla temasın zamanla ve kaçınılmaz olarak sosyal ve siyasi alanlara da sirayet etmesiyle, İhya-yı Nizam, İlga-yı Nizam’a dönüşmüştür” diyen Aktaş konuşmasını şöyle sürdürdü; “Özellikle eğitim refomlarının ardından (gariptir Abdülhamit bunun en güçlü temsilcisidir.) Zamanla tavizsiz, devrimci, agresif bir Batılılaşma taraftarı zümre oluştu. İslamcı münevverlerin açtığı yolda İslamiyet, din olmanın ötesinde ideolojik olarak bir eksen kazanmıştır. Batı ile hesaplaşma içerisindeki bu münevverlerin ‘İslamcı’ olarak vasıflandırılabilecek düşünceleri, muarız ya da muvafık olsun, sonraki fikri tartışmaların da zeminini oluşturmuştur. Bir tarafta Müslüman kalmakta direnen ve İslam’ı hareket noktası alan hareketler, bir tarafta dini ve İslam’ı terakkiye mani, kurtulması gereken bir kurum addeden ve Batı’da ortaya çıkan düşüncelerin taşıyıcısı akımlar. Balkanların kaybı Hıristiyan unsurların imparatorluktan büyük oranda kopmasıyla Namık Kemal gibi Yeni Osmanlılar, Sultan Abdülhamid ile birlikte İmparatorluğun Müslüman nüfusu arasında birliği esas alan Osmanlıcı İslamcılığa, ‘ittihad-ı anasır’dan ‘ittihad-ı İslam’a kaydılar.”
DİNİ GRUPLARIN DİĞERLERİNDEN AYRI BİR ÖZELLİĞİ VARDIR
Siyaset akademisinde’ Dini Gruplar Sosyolojisi’ konusunda kursiyerlere bilgiler veren Akademisyen Doç. Dr. Özcan Güngör, dini grupların din sosyolojisinin en popüler konusu olduğunu söyledi. Güngör, “Dini gruplar din sosyolojisinin günümüzdeki en popüler konusudur. Tabiat olarak insan toplumsal bir varlıktır. Kabiliyetlerini geliştirmek için toplumda mevcut olur. Kendisine verilen potansiyeli geliştirebilmek için topluma ihtiyaç duyar. İnsan-Toplum-Toplumsal ilişkiler bu üç şeyin birbiriyle yakın ilişkili şeyler. İnsan daha aileden başlayarak varlığını sürdürmek zorunda. Aileyi bir kurum olarak kabul ediyoruz. Grubun en alt birimi olarak kabul ediyoruz. Aileden başlamak üzere dalga dalga etrafında gruplar olur. İnsanların farklı statüleri aynı anda bünyesinde barındırması, gruplarla alakalıdır. Grupların bizim hayatımızda vazgeçilmez ve oldukça fazla olduğunu biliyoruz. Ancak sosyoloji bize şunu da gösteriyor. Dini gruplara geçmeden önce siyasi gruplar, feminist gruplar, ticari ve dini gruplar. Bunlar üç aşağı, beş yukarı örgütlenme şemasına sahiptirler. Tabi ki dini grupları, diğer gruplardan ayıran özellikler vardır.”
ONLARA GÖRE BİR DİN YOKTUR
Mezhep diyebilecek şeye Hristiyanların yeni bir din olarak gördüğünü vurgulayan Akademisyen Doç. Dr. Özcan Güngör,“İslâm dünyasında ikisi dışında ortaya ‘Biz diniz’ diye çıkan yoktur. Yahudiler tarikat vardır ama mezhep sayısı azdır. Yahudi foru ile ortaya çıkan yoktur. Hristiyanlıkta çok sıkıntı değildir. Her bir kaç yılda bir, yeni bir dini hareket ortaya çıkmaktadır. Kendilerini yeni bir din olarak ortaya atan vardır. Yahova şahitleri biz yeni bir din olduk derler. Bize göre mezhep diyebileceğimiz şeyi, Hristiyan yeni bir din olarak görüyor. Onlara göre yeni bir din yoktur. Katolikler dışındakilerde din, protestanlık din Yeni bir dinin oluşumunda artık yeni bir gelenek, dinden bir takım uygulama alıyor ama kendisinin 4 ana durumda farklılık yapıyor” şeklinde konuştu. Yapılan konuşmaların ardından eğitimleri soru-cevap şeklinde devam edildi. AK Parti Genel Merkez Ar-Ge Başkan Yardımcısı Mahmut Sami Mallı, İl Başkanı İbrahim Yurdunuseven, İl Yönetim Kurulu üyeleri ile kursiyerler katıldı.